2001 a space odyssey

  1. 2001 uzay maceresı seklınde dılımıze cevrılebılecek , stanley kubrick tarafından 1968 ylında yonetılmıs fılm.

    aynı adlı romanı da kubrick ve arthur c. clarke ortaklasa yazmıslardır.

    fılm ınsanoglunun doğuşu, evrimi, teknolojik gelişmeleri, yapay zeka, dünya dışı yaratıklar , insan makina çekişmeleri ve psikoloji üstüne kurgulanmıştır.

    günümüzde en büyük 10 filmden biri olarak kabul edilmektedir.

    baştan sona hayranlıkla seyrettiğim filmin devamı da 2010 the year we make contact adıyla çekilmiş olsa da ilki kadar etkileyici olamamıştır.

    (bkz: also sprach zarathustra) (bkz: zerdüşt)
    (kont dracula 04.07.2007 14:04)
  2. arthur c. clarke'ın the sentinel * isimli bir hikayesinin ödül alması sonrasında the sentinel'i geliştirerek yazdığı güzel bir bilim kurgu romanı.
    kitap insanların ilk ortaya çıkışını evrimci bir bakış açısıyla ele alarak anlatır. İnsanları uzaydan gelen siyah bir taşın zekaya kavuşturduğunu iddia eder. hikaye bunun üzerine kurulur. seneler sonra, 2001 yılında uzay araştırmaları ivme kazanmış, ayda araştırmalar yapılmaktadır. bir gün ayda siyah bir taş bulunur ve hikaye başlar.
    bir kaç astronot araştırma yapmak üzere uzay gemisiyle yola çıkarlar. uzay gemisini yapay zekası ayli gelişmiş hal isimli bir bilgisayar yönetmektedir.
    farklı bir sonla ve fantastik bir biçimde biter 2001: bir uzay efsanesi.
    her bilim-kurgu'da aranan en önemli özelliklerden birisi, acaba gerçek olabilir mi sorusu, bu yüzden olumsuz bir şekilde yanıtlanabilir *.
    ama hal kod adlı bilgisayar, yapay zekanın tehlikelerini çok güzel bir şekilde yansıtmıştır. ayrıca metabolizması yavaşlatırak uyutulan mürettebatın, yıllarca hiçbir şey hissetmeden yolculuk edebilmesi fikri geri dönüşü olmayan bir zaman makinesini andırır.
    69'da aya ayak basan amerika 2001 yılını geçeli 6 yıl olmasına rağmen henüz arthur c. clarke'ın öngördüğü olayları gerçekleştirmenin yanına yaklaşamadı.. bilim-kurgu bu, değil mi? gerçek olsa anlamı kalmaz.
    (agacsakal 04.07.2007 16:02 ~ 04.07.2007 16:03)
  3. sanırım sinema dünyasının en büyük dahisi diyebileceğim stanley kubrick'in 1968'de çekmiş olduğuna inanması çok zor olan filmi. her şey o kadar mükemmel ki... o kadar alışıldık o kadar bilindik ki bu film 1968'de o teknoloji ile nasıl çekilmiş diyor insan, ve sonrasında gerçeği kabullenip kubrick'in önünde eğilme isteği uyandırıyor.

    bilim-kurgu tarihinin kilometre taşıdır bu film. daha ay'a ayak basılmamış, insanoğlu ay'da yürümemişken bu film uzayın her türlü sırrını açıklamış, astronotların yerçekimsiz ortamda neler yaşayacağını öngörmüş, yerçekimsiz ortamda yürümenin, su içmenin ve hatta tuvalete gitmenin bile ayrıntılarını işlemiştir. bir sahnede tuvaletin kapısında yerçekimsiz ortamda tuvalet kuralları adlı tabela bile gözükür. astronotların bebek maması kıvamında şeyler yemek zorunda kalmaları, yürümeye kadar herşeyi baştan öğrenmek zorunda kalmaları ve oksijen tüpü olmadan yaşayamamaları aslında insanoğlu'nun uzayda tekrar bebekleştiğine bir gönderme olarak yer alır.

    filmin ilk 20 dakikasında sadece primatlar vardır. primatların monolith ile karşılaşmaları ve ilk dokunuşları akılcı bir teknikle aktarılır. ve en mükemmel sahne gelir ardından:

    bir primat öldürdüğü hayvanların kurumuş kemiklerinden birisini alıp diğer kemiğe vurur. görür ki sert bir cisimle kamiğe vurulduğunda çok daha fazla zarar verilebiliyor. sonra tüm kemikleri kırar... insanoğlu'nun evrim ile oluştuğunu kabul eden bu sahne ilk aletin/ilk silahın keşfini anlatır ve düşmana zarar verme amacıyla havaya atılan bir kemik, bir salise sonra uzayda salınan bir gemiye dönüşür. işte sinema tarihinin en etkileyici sahnesi size...

    daha sonra, uzay gemisinde bulunan hal adlı bilgisayar'ın sadece bir kamera ile insanları denetlemesi ve bir seçim yapması gerektiğinde de gözden çıkardığı ilk şeyin insan olduğunu gözler önüne serer. ve insan'ın neler yapabileceğinin tahmin edilemeyeceği de çok harika bir kurguyla anlatılır.

    2 saat 20 dakikalık filmin sadece 40 dakikasında konuşma vardır. klasik müzik eşliğinde uzay gemilerinin yolculukları artık bizim için klasikleşmiş bir durum olsa da ilk kez bu filmde yer almıştır.

    tam bir muamma olan bitiş sahnesi spekülasyonlara sebep vermiş ve genel olarak, son sahnedeki bebeğin nietzsche'nin übermensch'i olduğu konusunda mütabakata varılmıştır. bunun sebeplerinden biri de son sahnede çalan müziğin adının da übermensch olmasıdır.

    bilim-kurgu tarihi açısından görkemli bir açılış olarak kabul edilen bu film, insanlık tarihini evrimci bir bakışla açıklamıştır. her ne kadar simgelerin ne olduğu tam olarak belirlenemese de her açıdan etkileyici bir şaheserdir.

    bu film bilim-kurgu alfabesinin a harfidir.
    (iknowthepiecesfit 28.09.2007 09:15)
  4. ciddi bir şekilde sabır isteyen bir film. bir şey olsun, biri konuşsun, şu iğrenç ses iki dakika dursun diye dua ettirir adama.

    efsane olan; benim sevmediğim filmler listesinin de en tepesinde yer alır. hele o başlangıç nedir, kabus olmalı... zaten stanley kubrick'i de sevmem, bu filmini de...
    (tulkas 28.09.2007 12:25 ~ 28.09.2007 12:25)
  5. filmin ilk 5 dakikasında görüntü olmayıp da ses olduğunu fark edene kadar "sanırım bendeki kodekte sorun var." dedirtmiş, bunu çözmek için ileriki sahnelere tıkladığımda yine görüntünün olmayıp da sadece müziğin olduğu sahneye denk gelip "evet, evet, kesin benim kodekte bir sorun var." dedirtmiş, ama şansıma ki tam da ekranı kapatıp yeni kodeklere yelken açacakken, sevimli uzay gemisini görerek "e benim kodek sağlammış, o halde bozuk olan ne?" dedirten film.

    insanlara işte böyle tanımlar yazdıran bir film aynı zamanda.
    (iruneach 12.12.2008 23:18)
  6. hızlı çekimde izlenmesini tavsiye ettiğim şey. evet kemik kullanma sahnesi manyak etkileyici bir şey, hele kafatasını kırdığı ve havaya atıldıktan sonraki kısım epey güzeldi. bilgisayarlara güven olmayacağını da gösteriyor ve bu daha sonra da pek çok yerde işlenen bir şey, zaten bilgisayarı duygusal yapma fikri gayet saçma. en sonunda üzülen ya bilgisayar oluyor* ya da insan.

    sırf çeşit olsun diye bazı sahnelerin aşırı uzatıldığı kanaatindeyim. lafın fazlası nasıl gereksizse sahnenin fazlası da gereksiz. müzikler güzel ama o bile kurtaramıyor. yine de senaryo iyiydi.

    edit: ay o gelişmiş çağda insanların yediği şeyler ne iğrenç görünüyor ya, bu ne biçim hayal gücü? ya hap yaparlar ya macunumsu şey. mantı yiyemedikten sonra en gelişmiş bilgisayarı koy önüme neye yarar? otostopçunun galaksi rehberindeki gibi, bi çay içemeyecek miyiz uzayda?
    (queen tinorfithiel 05.06.2009 19:19 ~ 05.06.2009 19:21)
  7. arasında farklılıklar olsa da kitabı okunmadan filmi izlenmemelidir.hatta kitabı ezberlenmeden filmi izlenmemelidir.apollo 13'de ay yörüngesine yerleşen ekibin dünyayla bağlantı kurduktan sonra havada uçuşan bozuk müzikçaları göstererek "aslında tam burda 2001'in müziği çalacaktı ama.." benzeri bir konuşma yapması gülümsetmiştir.uçuşan gülücükler ekibe mi senarist Al Reinert'a mı dır kesin bilemiyorum.paylaşın aranızda
    (yersiz 11.09.2009 10:52)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.